CHP Genel Başkan Yardımcısı Murat Bakan, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün frekans kesici (jammer) kullanımı ile ilgili yaptığı açıklamalar ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkındaki bazı basın yayın organlarında yer alan haberler ışığında kamuoyunu bilgilendirme amacıyla bir açıklama yaptı.
Bakan, sosyal medya platformu üzerinden yaptığı paylaşımda, İstanbul Valiliği tarafından Ekrem İmamoğlu’na yönelik terör tehditi sebebiyle resmi bir koruma kararının alındığını belirtti.
Bakan, şu ifadelere yer verdi:
“Emniyet Genel Müdürlüğü’nün frekans kesici (jammer) kullanımı hakkında yaptığı açıklama ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Ekrem İmamoğlu ile ilgili bazı basın yayın organlarında yayımlanan haberler üzerine, CHP’nin İçişlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı olarak kamuoyunu doğru şekilde bilgilendirmek için bu açıklamanın yapılması gerektiğini düşündük.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, Ekrem İmamoğlu hakkında İstanbul Valiliği tarafından terör tehdidine dayanarak resmi bir koruma kararı alınmıştır. Sayın İmamoğlu, 7 gün 24 saat esasına göre devlet tarafından korunmakta olup ciddi bir güvenlik tehdidi altındadır. Bu durum, devletin resmi makamları tarafından da kabul edilmektedir; İmamoğlu’nun yaşam hakkının korunması anayasa gereği bir yükümlülük olarak vurgulanmıştır.
Geçmişte İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapmış tüm başkanlar için benzer koruma önlemleri alınmış ve frekans kesici (jammer) cihazları kullanılmıştır. Dolayısıyla bu uygulama, sadece İmamoğlu’na özel bir durum değil, genel bir pratiğin parçasıdır. Anayasa’nın 17. maddesi uyarınca yaşam hakkı, tüm hak ve özgürlüklerin temelidir; herhangi bir idari işlem ya da teknik düzenleme, yaşam hakkının korunmasına engel teşkil edemez.
Bu çerçevede gündeme gelen jammer kullanımı, yalnızca İmamoğlu’nun bulunduğu alanlarda sınırlı bir süreyle, ölçülü ve orantılı bir güvenlik tedbiri olarak uygulanmıştır. Diğer bireylerin iletişim özgürlüğünü ihlal eden bir durum söz konusu olmamış, bugüne kadar herhangi bir vatandaş tarafından bu konuda şikâyet ya da iletişim mağduriyeti bildirilmemiştir.
Tüm bu bilgiler ışığında bir kez daha belirtmek gerekir ki, yaşam hakkının korunması, devletin anayasal ve evrensel hukuk normları çerçevesinde en önemli sorumluluğudur. Devletin resmi koruma kararı verdiği bir kamu görevlisinin güvenliğini sağlamak amacıyla alınan makul, ölçülü ve sınırlı önlemler hukuka uygundur ve eleştiriye açık değildir. Bu tür uygulamalar, Türk Ceza Kanunu kapsamında suç teşkil etmez; zira hem Anayasa’nın üstünlüğünü koruma amacını taşır hem de somut olarak başkalarının haklarına yönelik bir ihlal bulunmamaktadır.
Hukuku siyasallaştırarak yaşam hakkı gibi kutsal değerlere zarar vermeye çalışan anlayışlara karşı durmaya kararlılıkla devam edeceğiz. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.”
