Günümüzde tüm dünyada obezite vakalarında görülen hızlı artış, özellikle Türkiye için alarm verici bir duruma geldi. Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Dr. Nuh Baklacı, Türkiye’nin Avrupa ülkeleri arasında obezite oranlarında birinci sırada yer aldığını belirterek, bu sağlık sorununun yalnızca bireyleri değil, toplumu da tehdit eden bir hal aldığını açıkladı. Dr. Baklacı, halkın yaklaşık yüzde 75’inin şişman kategorisinde bulunduğunu vurguladı.
Obezitenin tanımını yaparak, vücutta yağ oranının erkeklerde yüzde 25, kadınlarda ise yüzde 35’i aşması gerekliliğini ifade eden Uzm. Dr. Nuh Baklacı, günlük pratikte yağ ölçümünün zorluğunu göz önünde bulundurarak Vücut Kitle İndeksi (VKİ) üzerinden değerlendirme yapıldığını aktardı. VKİ’nin 18-25 arası normal olarak kabul edilirken, 25-30 arası aşırı kilolu, 30’un üzeri obezite ve 40’ın üzeri de morbid obezite yani ölümcül obezite olarak tanımlandığını belirtti. Türkiye’de VKİ’si 18-25 arasında olan bireylerin oranının sadece yüzde 20-30 seviyelerinde olduğunu, bunun da toplumun neredeyse yüzde 75’inin şişman veya obez olduğunu gösterdiğini ifade etti.
“OBEZİTE BİR TERCİH DEĞİL, HASTALIK”
Dünya Sağlık Örgütü’nün obeziteyi bir hastalık olarak tanımladığına dikkat çeken Dr. Baklacı, toplumda bu konuda kayda değer bir farkındalık eksikliği bulunduğunu vurguladı. Obezitenin, şeker hastalığı, hipertansiyon, kalp hastalıkları, Alzheimer, eklem ve sindirim sistemi hastalıkları gibi birçok ciddi sağlık sorununun temelini oluşturduğuna dikkat çekti. 1950’li yıllarda Türkiye’de diyabet oranının yüzde 2 civarında olduğunu, 2011’de bu oranın yüzde 16’ya, günümüzde ise yüzde 30 civarına çıktığını belirtti. Bunun en önemli nedeninin obezite olduğunu sözlerine ekledi. Modern yaşamda gıda bolluğu artsa da, fiziksel aktivitenin azaldığını belirten Baklacı, şehirleşmenin ve sosyal medya bağımlılığının gençlerin açık alanlarda yeterince hareket etmesine engel olduğunu ifade etti. Bu durumun obeziteyi tetikleyen başlıca faktörler arasında yer aldığını aktardı.
OBEZİTEYLE MÜCADELEDE 3 TEMEL ADIM
Obeziteyle mücadelede bireysel sorumluluğun önemine vurgu yapan Dr. Baklacı, şunları önerdi: “Düzenli Beslenme: Kahvaltıyı atlamamak, öğün saatlerine uymak ve doğal gıdaları tercih etmek önemli. Egzersiz ve Hareket: Spor, yalnızca yağ yakımı için değil, aynı zamanda dopamin salgısı ile iştah kontrolü açısından da kritik bir öneme sahip. Kötü Alışkanlıklardan Uzak Durmak: Alkol ve katkı maddesi içeren yüksek kalorili gıdalardan kaçınılmalı.”
“GENÇLER GELECEKLERİNİ TEHLİKEYE ATMAMALI”
Obezitenin sadece bugünü değil, yarını da tehdit ettiğini belirten Baklacı, “Özellikle 20-25 yaşında obeziteyle karşılaşan bireylerin, 40-50 yaşlarında metabolik hastalıklarla yüz yüze geleceği gerçeği bulunuyor. Genç yaşta alınan önlemler, sağlıklı bir geleceğin kapılarını açar. Gençlerimiz spor yapmalı, düzenli beslenmeli ve tıbbi yardım almaktan çekinmemelidir. Vücut Kitle İndeksi 30’un üzerinde olan bireyler, kendi başlarına mücadele etmekte zorlanabilir. Tıbbi yardım almak, sürecin hızlanmasına ve başarı oranının artmasına yardımcı olur. 15 günlük bir diyetle bile gıdaya olan bağımlılıklar ciddi şekilde azaltılabilir” dedi.